Evet, Kıymetli Kardeşlerim
Malum coğrafyada makûs zamanları yaşıyoruz yine.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin 100. yılına 1 yıl kala ki; devletler için psikolojik sınırdır 100.yıl.
Yine ortalık puslu mu puslu şeytan bile Müslüman mintanı giymiş bu günlerde!
Televizyonlarda gazetelerde,
“Yandık bittik batıyoruz!” feryatları…
Haklılar mı peki?
Pazarda, markette fiyatlar yüksek,
Üstüne bir de fırsatçıların altın vuruş denemeleri...
Peki, ne oldu?
20 yıldır sahip olunan refah seviyesi neden bir anda kaos içine çekilmek isteniyor?
Aslında anlamak için arif olmaya gerek yok.
Son 2.5 yıldır dünyada var olan pandemi neticesinde daralan ekonomik veriler, sadece bizi değil dünyadaki tüm ülkeleri ciddi anlamda zora soktu. Bırakın ekonomik sıkıntıları, parası olsa bile ürüne ulaşamayacak duruma gelen ülkeleri izliyoruz her gün.
Bu mu sizce tek sorun?
Hayır, tabii ki değil.
"Türk'ün malını alma, ama canını al" sözünü hatırlayanınız vardır elbette!
Dedim ya anlamak için arif olmaya gerek yok.
Topla tüfekle boyun eğdiremezsiniz özgürlüğüne düşkün bu milleti.
Ve nitekim örneklerine şahittir bu coğrafya tarihinde, Türk milletinin zincir kırışına.
“En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde gösterdiği vahşetle “Bu bir Avrupalı!”
Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi… Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında,
Ostralya’yla beraber bakıyorsun: Kanada!”
Hatırladınız mı bu dizelerin yazıldığı tarih 100 yıl önceydi...
Ve geldik 100 yıl sonraya…
Durun telaşlanmayın hemen, yeni dünya düzeni artık çok şey değişti.
Öyle topla tüfekle bu milletin dize getirilemeyeceğini çok iyi biliyor, bin yıllık sırtlanlar.
Her geçen gün işbirlikçileri ile birlikte “Battık, batıyoruz, yandık, gidiyoruz” edebiyatıyla çıkıyorlar karşımıza.
İşte yeni silahları bu teraneler!
Bugün “Saldırılara boyun eğelim” diyenlerin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e daha Sivas'a varmadan “Manda ve himayeyi kabul edelim” diyenlerden farkının olmadığı kanaatimdir.
Siz teslim olsanız da biz direneceğiz, teslim olmayacağız..!
Rabbim Türk'e yâr olsun,
Turan eller varolsun...