Makedonya göçmeni Şen ailesi, 1957 yılından beri pastane işiyle uğraşıyor. İlk olarak dede Ramazan Şen’in Makedonya’da açtığı pastane ile başlayan aile mesleği, İstanbul’dan sonra oğul Muharrem Şen ile Eskişehir’e taşınmış. Eskişehir’de işi devam ettiren torun Cevahir Şen, dedesinden babasına, daha sonra da kendisine aktarılan mesleği kendi oğullarına öğretti. Şimdilerde ise en küçük torun 11 yaşındaki Muhammed Yusuf, aile mesleğine merak saldı. Tatillerde ve okul çıkışlarında babasına yardım eden Muhammed Yusuf, ileride büyük büyük dedesinin başlattığı pastanecilikte usta olmak istediğini söyledi.
“Mesleği yapın diye zorlamadım, kendileri istiyor”
Aile işletmesi pastanelerinin tarihi hakkında konuşan 69 yaşındaki Cevahir Şen, dedesinin başlattığı mesleği, oğulları ve torunuyla devam ettirdiklerini anlattı. Pastaneciliğin çok küçük yaşlarda başlanması gereken bir meslek olduğunu savunan Şen, “Biz Makedonya’dan geldik. Dedem bu işi orada yapıyordu. 1957 yılında Türkiye’ye geldi. Babamla ikisi İstanbul’da pastane açtılar. Amcamlar da geldi, ortak çalışmaya başladılar. Amcam ve babam ayrılarak Eskişehir’e geldi. Burada işi biz devam ettiriyoruz. İki oğlum var, üçümüz burada pastanemizi işletiyoruz. Büyük oğlum mayalı hamurları yapar, hazırlar, dolaba koyar. Ben sabah gelince hamuru açarım, pişiririz ve sabah servisine hazırlarız. Ufak oğlum gelir o da burada çalışır. Okullar tatilken torunum da gelir, yardım eder. Torunum buradaki işlere bakar, göz ve el aşinalığı kazanır. Bu iş böyledir. Ufak yaşta yetişirse olur. Ben onları illa bu mesleği yapın diye zorlamadım, kendileri istiyor. İçlerinden geldiği için bu mesleği yapıyorlar” diye konuştu.
“Çocuk yaşta aklıyla, fikriyle, ruhuyla bu işe ısınmalı”
Büyük dedesinin başlattığı pastaneciliği kendi oğluna ve torunlarına da aktarmak istediğini ifade eden Yücel Şen, mesleğe başlama hikâyesini dile getirdi. Çok genç yaşta benimsenmesi gerektiğini savunduğu mesleğinden bahseden pastanenin 4’üncü kuşağı Şen, “Bu işe 1987 senesinde başladım. Okulu ortaokuldayken bıraktım maalesef. Bu işe 12-13 yaşında başlayarak bütün mesleği elimize aldık. O yaşta kuru pasta, yaş pasta, petit four yapıyorduk, hala devam ediyoruz. Benim oğlum da aynı benim başladığım yaşta başladı. İnşallah o da nice 45 seneleri görür. Bu yaşlarda el becerilerinin gelişmesini istiyorum. Bu iş 30 yaşından sonra olacak iş değil. Çok genç yaşta girmesi lazım ve çocuk yaşta aklıyla, fikriyle, ruhuyla bu işe ısınması lazım. İleride torunlarımın da bu işi yapmasını isterim” dedi.
“İleride kesinlikle bu mesleği yapmayı düşünüyorum”
Yakında usta olmayı umduğunu söyleyen pastanenin 5’inci kuşağı Muhammed Yusuf Şen, pastanede yaptığı işlerden bahsetti. Yaşıtlarına da bu işi tavsiye eden 11 yaşındaki Muhammed Yusuf, “Ekler petit four, incirli, elmalı, fıstıklı yapıyorum. Yaş pasta, küçük poğaça yapıyorum. Diziyorum, kapatıyorum, açıyorum. Yakında usta olacağım inşallah. Yaşıt arkadaşlarım bana pek inanmıyorlar, ama ben burada bunları yapabiliyorum. Pek yorulmuyorum, bu mesleği yapabilirim. Bu mesleği çok seviyorum. İleride kesinlikle bu mesleği yapmayı düşünüyorum. Ben 11 yaşında başladım bu işe. Arkadaşlarıma da bu işi yapmalarını tavsiye ederim, çok güzel bir iş. Bazen yorulsak da yine de iyi bir iş” diyerek aile mesleğinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.