Hayat 2 hece 5 harf

Hayat senaryosunu bizim yazdığımız kısacık bir drama aslında. Ve her insanın bir emeli, bir hayali vardır bu hayatta. Ömür bir… Ve vardır her insanın bu hayatta bir öyküsü. Benim öykümde 1989 yılında ocak ayının 15inde İzmir’de başlıyor. Yaşamla olan mücadelem de gözlerimi açtığımda başladı ve hala devam ...ediyor. Hayat yolu inişli çıkışlı engebe ve engellerle dolu. Benim hayattaki gayem ise; bu engellere takılmadan ilerleyebilmek, Ama ben önümdeki engelleri görmüyorum bile. Çünkü yaşamayı seviyorum ve en önemlisi kendime çok güveniyorum. Bunun için bu kadar çok şey yapmak istiyorum. Ve yapacağıma da inanıyorum. Çünkü ben kendime güveniyorum…

İnsanın kendisine güvenmesi kadar doğal bişey yoktur. Bu kibir olarakta algılanabilir ama güven olmadan da bişey yapamaz bu inişli çıkışlı engebelerle dolu bu hayatta…

Hayallere giden yol nereden başlar? Kendine güvenden… Kendine güven, kabiliyetleriniz ve bilginiz ne yapmanıza izin veriyorsa onları yapmanıza izin verir. Öyle ki, kendine güveni olmayan birisi, yanındakine bir merhaba bile diyemez.Kendine güvenmek, yeryüzünde var olmanın başlangıcıdır. İnsanlar, fiziksel olarak varlarsa bile birçok durumda vitrin mankeni gibi kalırlar. Bu mankeni hareket eden, müdahale eden, sosyalleşebilen ve hayallerine ulaşmak için girişimde bulunur hale getirmenin, ona can vermenin başlangıç noktası kendine güvendir. Atatürk’ün “Türk öğün, çalış, güven” sözü kişisel gelişim açısından çok doğru bir mantıktadır.Bu sözü biraz daha açarsak şöyle söyleyebiliriz:

“Türk öğün (başarabileceğine inan); çalış (bir eylem içine gir ve sonuç al); güven (eylem içine girebildiğine ve sonuç alabildiğine bakarak, kendine güven).” K.ATATÜRK

Bir yerlerde tıkanıp kaldığında hayat, soluk almak güçleştiğinde, yüreğin susup, mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını, dağlara dönmeli yüzünü insan. Yeni patikalar, yeni yollar seçmeli, yüreğini ferahlatacak yeni insanlarla tanışmalı, yeni keşifler yapacak. Hep isteyip de bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa gerçekleştirmeyi denemelidir…

İlla büyük acılar çekmemeli küçük mutlulukları fark etmek için! Başkasının yerine koyabilmeli kendini; ağlayan birine “ GÜL ” inleyen birine “ SUS “ dememeli! Ağlayana omuz inleyene çare olabilmeli. Şu adaletsiz, merhametsiz dünyaya ayak uydurmamalı; sevgisiz, soysuz kalarak! Dikeni yüzünden hesap sormak yerine gülden, derin bir soluk alıp hapsetmeli kokusunu içine. Güneşin doğuşunu seyretmeli arada bir, seher yeli okşamalı saçlarını. Karda, yağmurda; sevincine, coşkusuna; fırtınada boranda; öfkesine, isyanına ortak olabilmeli doğanın!

Çalışmadan başarmayı, sevmeden sevilmeyi, mutlu etmeden mutlu olmayı beklememeli! Ama küçük, ama büyük; her hayal kırıklığı, her acı; bir fırsat yaşamdan yeni bir şey öğrenebilmek için; kaçırmamalı! Çünkü hiç düşmemişsen el vermezsin kimseye kalkması için, hiç çaresiz kalmamışsan, dermanı olamazsın dertlerin; ağlamayı bilmiyorsan, neşesizdir kahkahaların; merhaba dememişsen anlamsızdır elvedaların. Ne, herkesi düşünmekten kendini, ne; kendini düşünmekten herkesi unutmamalı! Bilmeli; çok kısa olduğunu hayatın; hep vermek yada almak için. Sadece, anlatacak bir şeyleri olduğunda değil, söyleyecek bir şey bulamadığında da dinleyebilmeli! Akli ve kalbiyle katılabilmeli sohbetlere. Hafızası olmalı insanın; hiç değilse, aynı hataları, aynı bahanelerle tekrarlamaması için. Soruları olmalı yanıtları bulmak için bir ömür harcayacak!

HAYAT!

* İnsanların zorunlu olarak girdikleri hiç bir kaçış yolu olmayan bir sınavdır. Bütünlemesi yoktur.

* Dikenli bir yoldur. Ama gülü seven dikenine katlanır.

* Ne zaman başlayacağı ve ne zaman biteceği sahibinin elinde olmayan bir hengamedir.

* Ne olursa olsun sonunun her zaman bilindiği bir filmdir Başrol oyuncusu her zaman ölür.

* Bazı insanların hemen bitmesini istediği uzun bir zamandır.

* Umuttur.

- Yaşama sevincidir. - Sigaranın dumanıdır. - Nargilenin fokurtusudur. - Çayın demidir.

- Aşktır. - İnsanı rahatlatan meltem yelidir. - Kışın açan güneştir.

- Açık havada yürümektir. - Sabahleyin tanımadığın birine “günaydın” demektir.

- Yeşil çimenlerin üzerine oturmaktır. - Yağmurlu bir yaz gününde dolaşmaktır.

- Bebeğin kokusudur. - Kitap okumaktır. - Sinemaya gitmektir. - Tiyatro seyretmektir.

- Müzik çalmaktır. - Şarkı söylemektir.

- Karanlık bir odayı aydınlatan ışıktır. - Işıltılı bir şehirdir. - Arka sokaklardır. - Balık tutmaktır. - Yazı yazmaktır. - Masal dinlemektir. - Deniz kokusudur. - Ayakların altında ezilen karın sesidir. - Kuşların sesidir. - Sevgilinin kokusudur.

Eğer yeteri kadar nedeniniz varsa bu Hayatta her şeyi yapabilirsiniz…

Saygılarımla

Özgür DEMİRCAN

ozgurdemircan67@hotmail.com