Hayatı Sadeleştirelim

Sürekli, bir koşuşturmaca içinde yaşıyoruz şu hayatı, sürekli yetişmemiz gereken bir yer, yetiştirmemiz gereken bir iş,yetmemiz gereken birileri arasında bir kaosa dönüşüyor hayatımız.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi üstüne bir de kendi kendimize karmaşıklaştırıyoruz onu. Basit yaşamayı beceremiyoruz bir türlü. İş yerimizde ki masamızı işgal eden gerekli gereksiz evrak kirliliği, son teknoloji cep telefonu, laptop, son moda kıyafetlerle dolup taşan dolaplar, sayısını ancak öderken hatırlayabildiğimiz kredi kartları, daha iyi araba, daha büyük ev… İlişkilerimizi bile sade yaşayamıyor olduk. 2 kişi yetmiyor artık bir aşkı yaşamaya hep bir 3. yü dahil etmeye çalışıyoruz. Ne kazandığımız parayla tatmin oluyoruz ne de o paranın satın alabildikleriyle…

Bu karmaşa içinde herşeye yetişmeye çalışırken veya birşeyleri yakalamaya en çokta kendimizden vazgeçiyoruz. Sağlığımızdan oluyoruz, terapistler arası mekik dokuyup stresimizden kurtulmaya çalışıyoruz. Yani önce kendimize hayatı zehir ediyoruz, sonrada ruhumuzu beslemek adına yoga, meditasyon yapıyoruz.

Gün geçtikçe bu kadar sadelikten uzaklaşıyor olmamızın asıl sebebi nedir acaba? Elimizdeki imkanlar çoğaldıkça doyumsuzlaşıyor muyuz? Yoksa ruhumuzu açlığa mahkum edip hep fiziksel doyum arayışımız mı bu tatminsizliğin asıl sebebi?Ne zamandan beri bir aşk yetmiyor bize? Ne zaman unuttuk azın aslında daha çok olduğunu ve hayatta her güzel şeyin paylaşarak arttığını?

Sade yaşayalım arkadaşlar hayatı, sanki günün birinde ceketimizi alıp gidebilecek, geride bıraktığımız, özleyecek hiçbirşey olmayacak kadar sade yaşayalım. Bağlanmayalım hiç bir şeye körü körüne, bağlılıklarımızın ve sahip olduklarımızın esiri olmayalım.

Nazım'ın dediği gibi basit yaşayalım arkadaşlar basit, sanki yaşamın bir gün sona erecekmiş gibi basit…