02.09.2016, 16:04 1141

Sorun Şu Kİ Bayım


Ekonomileriyle başka toplumları yönetmeye çalışmış ülkeler emperyalist fikirlerini yaymaya çalışmakta,ekonomilerini düzeltmeye çalışıp kendi sınırları içerisinde ülkesinin ve milletinin sosyo ekonomik refahı için çalışmakta olan ülkeler ise gelişmekte olan ülkelerdir.
Türkiye! (GELİŞMEKTE VE BÜYÜMEKTE OLAN BİR ÜLKE) Farklı bir model!

Cumhuriyetin başlangıç yıllarında kasası boş,her yer borç ve yıkık bir ülke.Savaşlardan yorulmuş,ekonomisi sıfırın altında ve harici düşmanları dışında dahili düşmanları ile göğüs göğüse çarpışmış bir ülke.
Tarihi kendi döneminde yargılamak gerekir.Sıfırdan ülke dizaynına geçmeye çalışan 2.TBMM bazen başarılı olmuş bazen başarısız olmuştur.İzmir İktisat kongresi gibi ekonomik alanda en büyük adımı atarak ekonominin 5 farklı dalından temsilcilerle İzmir'de kararlar alınmış ve bir ülke ekonomisi modeli çizilmiştir.Özel sektör teşvik edilse de , özel sektörün yetersiz kaldığı durumlarda Atatürk'ün 6 ilkesinden biri olan Devletçilik ilkesi bir model olmuştur.
Zor yıllar.

Osmanlı'dan kalan borçların Lozan'da kabul edilmesi ve ülke kamu giderlerinin büyük çoğunluğunun devlet borçları olarak dış devletlere ödenmesi dar ve kötü olan ekonominin ilerlemesini zorlaştırmıştır.Ne komik değil mi?Fabrikalar bile alınan dış yardımlarla kurulmuş,hatta bankalar bile.Başta da belirttiğim gibi tarihi döneminde yaşamak gerek.
Sonrasında geçen süreçlerde Menderes'in ekonomi politikaları her ne kadar liberal olsa da 2.Dünya Savaşı'nın etkilerinden kaynaklı ve de bir türlü başarılamayan liberalist politikalar devletçi modele zorunlu olarak itmiştir.Zaten tam vites büyüttük derken gelen askeri cunta.
Devamında , Özal
Ülke dışa açıldı,kara kutu bir ülke modundan yurtdışı ile bir çok ekonomik çalışmalar yapan ve ithalat-ihracat alanında büyük kazanımlar gerçekleştiren Özal'da maalesef siyasi yaşamının ilerleyen zamanlarında şaibeli olarak görülen bir ölümle ebede göçtü.
Ve sonrasında 28 Şubat'larla,tarikat-cemaat çığırtkanlıklarıyla ve koalisyon hükümetleriyle içinden çıkılmayan bir hal ve devamında anayasa kitapçığı ile patlayan kriz.
Bölücü başı Apo'nun yakalışı ile bir nebze tebessüm ama idam edilemeyişi ile başlayan sızı.

Derken,

Kasımpaşalı bir lider.
Recep Tayyip Erdoğan.

Bak Bayım,

Türkiye ekonomisi ile ilgili yüzlerce yazılmış kitap ve akademik makale var.Aç, bak, oku!

Ülke nereden nerelere gelmiş.

Sayısız stand by anlaşmalarından,saçma sapan imf paketlerine ve onlara boyun eğen hükümetlere...

Ve şimdi dimdik duran bir lidere!

Ben susuyorum azıcık,veriler konuşssun.

Bak bayım;

Dünyanın 18. ve Avrupa’nın 7. büyük ekonomisi olan Türkiye, en güçlü ekonomilerin temsil edildiği G-20’nin faal bir üyesidir.

Küresel malî kriz nedeniyle birçok ülke ekonomisinin daralma gösterdiği bir dönemde Türk ekonomisi 2008 yılındaki ekonomik yavaşlamanın ve 2009 yılındaki küçülmenin ardından 2010 ve 2011 yıllarında sırasıyla % 9,2 ve % 8,5 oranında büyüme hızını yakalamıştır. 2002-2014 döneminde ortalama GSYH büyüme oranı % 4,9, 2010-2014 yıllarınsa ise % 5.4 olarak gerçekleşmiştir. 2015 yılında ilk dokuz aylık dönemde % 3,4 oranında büyüme oranına erişilmiştir. Bu kapsamda 2002 yılında 3.492 ABD Doları olan kişi başına düşen GSYH, 2014 yılında 10.404 ABD Dolarına ulaşmıştır.

Orta Vadeli Programa (2016-2018) göre Türkiye’nin, 2016 yılında % 4,5, 2017 ve 2018 yıllarında ise % 5 oranında büyüme hızını yakalaması beklenmektedir.

Türkiye, 1980’lerden itibaren ticaret odaklı bir büyüme politikası takip etmektedir. Gerçekleştirilen ekonomik reformlarla ithalat kısıtlamaları kaldırılmış, korumacı politikalar azaltılmış ve döviz işlemleri serbest bırakılmıştır.

Son yıllarda uygulanan ekonomik reformların bir sonucu olarak, dış ticaretin hacmi ve yapısı önemli ölçüde değişmiştir.

2015 yılında Türkiye’nin ticaret hacmi 351 milyar ABD Dolarına ulaşmış, ihracat ise 144 milyar ABD Doları olarak gerçekleşmiştir. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun yüzüncü yılı olan 2023 yılı için ana hedef ihracatı 500 milyar ABD Doları seviyesine çıkarmaktır.

Türkiye’nin son altı yıllık dış ticaret istatistikleri aşağıda sunulmuştur.

Türkiye’nin Dış Ticareti (milyar $)

2010

2011

2012

2013

2014

2015

İhracat

113,9

134,9

152,6

151,8

157,6

143,9

İthalat

185,5

240,8

236,5

251,7

242,1

207,2

Hacim

299,4

375,7

389,1

403,5

399,7

351,1

Kaynak: TÜİK

Türkiye’nin başarılı ekonomik performansı, genç nüfusu, yetişmiş işgücü, liberal ve reformcu yatırım ortamı, oldukça gelişmiş altyapısı, avantajlı coğrafi konumu, düşük vergi oranları, teşvikler ve geniş iç pazarı ve 1996 yılında dahil olunan AB ile Gümrük Birliği, yabancı yatırıcımlara önemli fırsatlar sunmaktadır.

Ayrıca Türkiye, son on yılda hayata geçirilen köklü ekonomik reformlar sayesinde avantajlı bir konuma gelmiştir. Yabancı yatırımcıların Türkiye’de yatırım yapması için uygun yasal altyapı tesis edilmiştir.

Türkiye’de yabancı yatırımcılara yerel yatırımcılarla aynı haklar ve yükümlülükler veren yasal düzenlemeler yabancı yatırımlar için güvenli bir ortam sağlamaktadır.

Ticaret ve doğrudan yabancı yatırımlar bakımından Türkiye’yi benzersiz kılan özellik, Avrupa, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Orta Asya’ya açılan bir kapı özelliği taşımasıdır. Nitekim İstanbul’dan 4 saatlik uçuşla 50’den fazla ülkeye ve dünya ekonomisinin dörtte birini oluşturan geniş bir pazara erişim sağlanabilmektedir.

Türkiye bürokratik engellerin büyük ölçüde kaldırılması, vergi sisteminde iyileştirmelerin sağlanması, kar transferlerinin desteklenmesi ve başarılı özelleştirme programları sayesinde dünyanın önde gelen yatırım merkezlerinden biri haline gelmiştir.

2015 yılı sonu itibariyle 46 binin üzerinde yabancı sermayeli firma Türkiye’de faaliyette bulunmaktadır. 916 adet yabancı firmanın da ülkemizde irtibat bürosu mevcuttur.

2015 yılının ilk onbir ayı itibariyle ülkemizdeki toplam doğrudan yabancı yatırım miktarı 165 milyar Doları aşmıştır.

Hükümetin öncelikli gündem maddelerinden birini özelleştirme oluşturmaktadır. Özelleştirme sürecinin altındaki temel felsefe, devletin rolünün sağlık, temel eğitim, sosyal güvenlik, millî savunma ve geniş çaplı altyapı yatırımlarıyla sınırlamaktır. Bu Türkiye’nin özel sektöre dayanan gerçek bir serbest piyasa ekonomisi oluşturma hedefine uygundur.

OECD ülkeleri arasında özelleştirme sürecini hızla tamamlayan ve yüksek getiri elde eden ülkeler arasında ön sıralarda yer alan Türkiye’de, 1986-2003 yılları arasında yaklaşık 8 milyar Dolar, 2004-2015 yılları arasında 58 Milyar Dolar olmak üzere toplam 66 milyar Dolar civarında özelleştirme uygulaması gerçekleştirilmiştir.

1972 ve 2015 tarihleri arasında müteahhitlik sektörümüz 107 ülkede toplam 322,6 milyar ABD Doları tutarında 8693 proje gerçekleştirmiştir. Müteahhitlik sektörümüzün 2015 yılı cirosu yaklaşık 19,3 milyar ABD Doları olmuştur. 2004 yılında sadece 11 Türk firmasının yer aldığı “Dünyanın En Büyük 250 Uluslararası Müteahhidi” listesinde 2015 yılı itibariyle 42 Türk firmasının yer alması uluslararası pazardaki başarımızın bir diğer göstergesi olmuştur.

Türkiye sahip olduğu zengin coğrafya ve tarihsel zenginlikleri nedeniyle sadece kıyı turizminde değil, sağlık, kültür, inanç, spor, mağara, avcılık, yayla ve kongre turizmi gibi alanlarda da güçlü bir altyapıya sahiptir. Dünyanın ilk 10 turizm ülkesi arasında yer alan Türkiye’ye 2015 yılında 36 milyon yabancı ziyaretçi giriş yapmış, turizm geliri 31 milyar Dolara ulaşmıştır.

Türkiye’de uygulanan para politikası, makro-ekonomik dengenin sağlanması ve son on yılda enflasyonun kontrol altına alınmasında önemli rol oynamıştır. Son 30 yıldır hükümetlerin öncelikli konularından biri olan enflasyon, 2000 yılı ortalarında tek haneli rakamlara indirilmiştir.

Tüketici fiyatları endeksi 2014 yılında % 8,17, 2015 yılında ise % 8,81 oranında gerçekleşmiştir.

Türkiye’nin uluslararası rezervleri son 10 yıldır artmaya devam etmektedir. Merkez Bankası rezervleri 2016 yılı Ocak ayı itibariyle 111 milyar ABD Dolarına ulaşmıştır.

Sorun şu ki bayım,
Önceden size borç veriyoruz,bizim dediğimiz olur diyerekten ülke iç işlerine karışan dış güçlerden,borç alan değil borç veren bir ülke olduğumuz için bizi artık sevmezler.

Sorun şu ki bayım,
Daha düne kadar ülke Beyaz Saray'dan yönetilirken,şimdi Külliye'den yönetildiği için sorun büyük mü büyük!

Sorun şu ki bayım,
Eskiden yatırımlar dudak arasında olurken,şimdi icraatler konuştuğu için bu çok ama çok büyük sorun bayım!

Sorun şu ki bayım,
Burası Ne Suriye,Ne Filistin,Ne Irak ne başka bir ülke.Burası Türkiye.
Türk halkı başka halklara benzemez,darbecilere darbe yapar!

Sorun şu ki bayım,
15 Temmuz Türklerin yeniden tarih sahnesine çıkışının yeni bir destanının altın günüdür bayım!

Yorumlar (1)
meryem demir 7 yıl önce
çok güzel bir yazı.yerinde tespitler
12
açık
Namaz Vakti 28 Mart 2024
İmsak 05:10
Güneş 06:32
Öğle 12:57
İkindi 16:28
Akşam 19:13
Yatsı 20:29
Puan Durumu
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Günün Karikatürü Tümü