Yıldızlara baktığınızda ne düşünüyorsunuz? Bu evrende yalnız olmayabileceğimizi mi? Ya da her şeyin ne kadar uçsuz bucaksız olduğunu mu?
Uzayla ilgili merak edilecek çok şey var. Evrenin uçsuz bucaksız ve büyüleyici olduğunu biliyoruz ama uzay hakkında henüz çözülmemiş o kadar çok gizem var ki...
Öte yandan cevabını bulduğumuz sorular ise bambaşka bir konu. Uzay hakkında öğrendiğimiz çoğu şey hayal gücümüzün sınırlarını zorlayarak akıllara durgunluk veriyor. Aşağıda, uzayla ilgili en şaşırtıcı gerçeklerden bazılarını bir araya getirdik. Böylece yıldızlara baktığınızda gördükleriniz karşısında daha da şaşırabilirsiniz.
1. Nötron yıldızları saniyede 600 kez dönebiliyor

Nötron yıldızları yüksek kütleli yıldızların evrimsel olarak son noktalarından biri. Bu yıldızlar süpernova patlamasıyla oluşuyor. Nötron yıldızları doğduktan sonra saniyede 60 kez dönebiliyor. Özel koşullar altında bu oran saniyede 600 katın üzerine bile çıkabiliyor.
2. Uzayda çıt çıkmıyor

Ses dalgalarının ilerleyebilmesi için bir ortama ihtiyaç var. Uzay boşluğunda ise atmosfer olmadığından, yıldızlar arasındaki bölgede rahatsız edici bir sessizlik hakim.
Öte yandan atmosferi ve hava basıncı olan gezegenler, sesin seyahat etmesine izin veriyor. Bu nedenle Dünya'da ve muhtemelen diğer gezegenlerde bol miktarda gürültü var.
3. Evrende sayılamayacak kadar çok yıldız var

Aslında evrende kaç yıldız olduğu konusunda hiçbir fikrimiz yok. Ortalama bir tahminde bulunmak için şu anda Samanyolu'nda kaç yıldız olduğuna dair tahminimizi evrendeki galaksi sayısına ilişkin en iyi tahminle çarpıyoruz. Tüm bu hesaplamalardan sonra NASA, evrende zilyon tane yıldız olduğunu söylüyor. (Zilyon, sayılamayan herhangi bir miktar.)
Avustralya Ulusal Üniversitesi'nde yapılan bir çalışmada ise bu sayı 70 sekstilyon olarak tahmin edildi. Başka bir deyişle, 70,000 milyon milyon milyon.
4. Apollo astronotlarının Ay'daki ayak izleri 100 milyon yıl daha orada kalacak

Ay'ın atmosferi olmadığından, Apollo astronotlarının Ay'daki izlerini silecek rüzgar ya da su mevcut değil. Bu da onların ayak izlerinin, uzay gemisi izlerinin ve atılan malzemelerin Ay'da çok uzun süre korunacağı anlamına geliyor.
Yine de bu izler sonsuza kadar orada kalmayacak. Ay hâlâ dinamik bir ortam. Ay yüzeyi sürekli olarak mikro meteoritlerin (gezegenler arası uzayda bulunan çok küçük cisimcikler) bombardımanı altında. Bu da Ay'da erozyonun hâlâ devam ettiği anlamına geliyor, sadece çok yavaş bir şekilde.
5. Güneş sistemimizin kütlesinin yüzde 99'u Güneş'ten oluşuyor

Yıldızımız o kadar yoğun ki tüm Güneş sistemimizin kütlesinin yüzde 99'unu oluşturuyor. Bu da onun tüm gezegenlere yerçekimsel olarak hükmetmesini sağlıyor.
Teknik olarak Güneş "G-tipi bir ana dizi yıldızı" yani her saniye yaklaşık 600 milyon ton hidrojeni helyuma dönüştürüyor. Ayrıca yan ürün olarak yaklaşık 4 milyon ton maddeyi de enerjiye dönüştürüyor.
Güneş öldüğünde, kırmızı bir dev halini alarak Dünya'yı ve üzerindeki her şeyi saracak. Ama endişelenmeyin çünkü bunun gerçekleşmesine daha 5 milyar var.
6. Saat başı Güneş'ten Dünya'ya ulaşan enerji, gezegenin bir yılda kullandığından daha fazla

Her saat Dünya'ya ulaşan güneş enerjisi miktarı, gezegenimizin bir yıllık enerji ihtiyacından bile fazla. Yani aslında her şeyi Güneş enerjisiyle çözmemiz mümkün.
Son 15 yıl boyunca Güneş enerjisi kullanımı her yıl yüzde 20 oranında arttı. Yale Environment 360'a göre, dünya 2017 yılında güneş enerjisi kapasitesini yüzde 30 daha arttırdı, yani o yıl 98.9 gigawatt güneş enerjisi üretildi.
Büyük bir rakam gibi görünse de aslında bu enerji miktarı dünyanın yıllık elektrik kullanımının yalnızca yüzde 0,7'sini oluşturuyor.
7. Aynı türden iki metal parçası uzayda birbirine değerse, kalıcı olarak birbirine yapışır

Aynı türden iki metal parçasını uzayda birbirine değdirirseniz, bu parçalar kalıcı olarak birbirine yapışır. Bu şaşırtıcı etkiye soğuk kaynak deniyor. Uzayda maddesel ortam olmadığı için atom parçacıkları birbirine yapışıyor.
Bu olay Dünya'da meydana gelmiyor çünkü gezegenimizde parçacıkları birbirinden ayıran hava ve su bulunuyor. Bu etki, uzay aracı inşası ve vakumlarda metal bazlı inşaatın geleceği için büyük önem taşıyor.
8. Güneş sistemimizde Hindistan kadar büyük bir asteroit var

Bazen cüce gezegen olarak da bilinen Ceres adlı gök taşının çapı yaklaşık 950 km uzunluğunda. Mars ve Jüpiter arasındaki Asteroit Kuşağı'nın açık ara en büyüğü olan Ceres, kuşağın kütlesinin üçte birini oluşturuyor. Ceres'in yüzey alanı ortalama olarak Hindistan veya Arjantin'in yüzey alanına eşit.
Mürettebatsız uzay aracı Dawn, Ekim 2018'de Ceres'in yörüngesindeki görevini tamamlayarak bu dev gök taşı hakkındaki anlayışımızı tamamen değiştirmemize yardımcı oldu.
9. Venüs'te bir gün, Dünya'da geçen bir yıla yakın

Venüs'ün inanılmaz derecede yavaş bir eksen dönüşü var. Öyle ki gezegenin bir tam turunu tamamlaması yaklaşık 243 Dünya günü sürüyor. İşin ilginç yanı, Venüs'ün Güneş etrafındaki bir turunu tamamlaması Dünya günü olarak daha da az zaman alıyor.
Üstelik Venüs'te Güneş her 117 Dünya gününde bir doğuyor. Bu, Güneş'in her yıl yalnızca iki kez doğacağı anlamına geliyor ki bu da teknik olarak aynı gün yaşanıyor. Venüs saat yönünde döndüğünden, gezegende Güneş batıdan doğuyor ve doğudan batıyor.
10. Jupiter'in kırmızı lekesi küçülüyor

Jüpiter'in ünlü kırmızı lekesi son birkaç on yıldır küçülüyor. Gezegen üzerindeki bu nokta, eskiden yaklaşık üç Dünya'nın sığabileceği dev bir fırtınaydı. Şimdi ise lekenin içine sadece bir Dünya sığabiliyor.
İlginç bir şekilde fırtına genişlik olarak küçülürken, aslında uzunluk olarak da büyüyor. Bilim insanları bu hadisenin neden meydana geldiği konusunda hâlâ bir fikir birliğine varmış değil. Ancak bazı teorisyenler bunun Jüpiter'de yön ya da yer değiştiren jet akımlarıyla ilgili olabileceğini düşünüyor.
11. Satürn'ün uydularından biri belirgin bir iki tonlu renge sahip

Satürn'ün 62 uydusundan biri olan Iapetus aslında oldukça eşsiz bir gök cismi. Bu ayın bir tarafı diğerine göre bariz şekilde çok daha koyu. Bu tuhaf durum Güneş sistemindeki başka hiçbir uyduda mevcut değil. Iapetus'un rengi Satürn'ün diğer uydularına göre konumuyla ilgili. Forbes'a göre, Iapetus'un Satürn'ün halkalarının çok dışında olduğu ve bu nedenle çok fazla uzay enkazına maruz kaldığı ortaya çıktı - bu da karanlık alanları açıklıyor.
Ayrıca tamamen karanlık ve Iapetus'tan daha uzakta olan başka bir uydu Phoebe, Satürn'ün etrafında saat yönünde dönüyor ve "sürekli bir parçacık akışı yayıyor". Iapetus ise saat yönünün tersine dönüyor, yani uydular birbirinin yanından geçerken Phoebe'den gelen parçacıklar Iapetus'un sadece bir tarafına çarpıyor. Bu da Iapetus'un neden tamamen değil de kısmen karanlık olduğunu açıklıyor.
12. Kuzey Yıldızı'nın konumu zaman içinde değişecek

Polaris yaklaşık 13 bin yıl sonra Kuzey Yıldızı olmaktan çıktığında, yön bulma tuhaf bir hâl alacak. Bilmeyenler için, Dünya'nın ekseni "devinim" adı verilen bir hareket gerçekleştiriyor, bu da gezegenin ekseninin değişeceği ve hafif de olsa bir koni şeklini alacağı anlamına geliyor.
Eksenin tam bir koni şeklini alması yaklaşık 26 bin yıl sürüyor. Buna ek olarak Dünya devinime uğradıkça Dünya'nın mevcut "Kutup Yıldızı" Polaris, sonunda konum değiştirmeye başlayacak.
M.Ö. 3 binde Kuzey Yıldızı'nın Alpha Draconis olarak da bilinen Thuban yıldızı olduğuna inanılıyordu. Yaklaşık 13 bin yıl içinde ise Vega yıldızı yeni Kuzey Yıldızı olacak. Ancak 26 bin yıl sonra, Dünya devinime devam ederken Polaris orijinal konumuna geri dönecek.