Ne tuhaf şey yazmak!
İçim, yüreğim başka, kafam başka yerde…
Sabah, tereddütlü bir güneş, kaldırımlarda tedirgin bir yağmur, Hüseyin Gazi Tepesi’nden…
Usul usul iniyor Ankara’ya…
Tuhaf ürperiyorum…
Sanıyorum gelen Sonbahar…
Oysa henüz Eylül sonu, Ekim bile değil!
Mevsimler döndü mü ne!
Ki Ankara için yaprak dökümü bile demek için çok erken.
Yanardöner bir havanın müptezeli Ankara ….
Gece ayaz çıktı; pencerelerde ince soğuk asılı kalıyor!
İçerde, camlarda çokça da insan buğusu…
Haniyse birbirlerine nanik yapıyorlar.
Dedim ya içimden başka şey yazmak geliyor, aklım-kalem başka yola giriyor…
Neyse!
Şu sıralar, Ankara kadar ABD’nin dahası Avrupa’nın da siyasi havası yanardöner…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hanidir, Türkü-Türkiye’yi anlatmayı bıraktı.
Gördü ki; Türk’ü Türkiye’yi ne AB’ye ne de ABD’ye anlatmak mümkün değil. Irak’ta –Suriye’de, Akdeniz’de tepeden tırnağa haklıyız! Evet, haklıyız haklı olmasına da, kime anlatacağız, kim anlayacak, dinleyecek…
Velev ki, Türk’e, Türkiye’ye söversen, hakaret edersen ABD-AB, hakkını teslim ediyor…
(Şaşırmayın Nobel Edebiyat ödülü alanı bile var!)
ABD-AB, Türkiye’yi Türk insanını işine gelirse, kullanabilirse, ödüllendiriyor bile…
Maalesef gerçek bu!
Onların Türk’ü, Türkiye’yi hadi mazlumların coğrafyası Müslümanları da ekleyelim, “tanımak”, “anlamak” diye bir dertleri yok!
Kıbrıs’ta öyle oldu; Bosna-Hersek’te de.
Avrupa’nın göbeğinde Müslümanlar boğazlandı; kıllarını bile kıpırdatmadılar.
Aynı dram Filistin’de; Suriye’de yaşanıyor.
İnsan hakları müfettişi AB-ABD nerede?
Bunlar siyaset gibi görünse de, değil; düpedüz ırkçılık; hatta dincilik!
Çünkü ne Türk ne Arap istiyor ABD-AB!
Milliyet kadar Müslümanlığın da köküne kibrit suyu!
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan, çoktandır bu gerçeğin farkında olarak aştı okyanusu…
BM Genel Kurulu’nda konuştu…
Çıktığı kürsünün sahibi vardı!
Sırtlanlar!
Sırtlanların kürsüsünden konuştu Cumhurbaşkanı Erdoğan; Aylan bebeği, anlatmadı; hesabını sordu; sorumluların gözlerine dik dik bakarak…
İsrail’in hududunu çarptı yüzlerine hasımlarının.
Anlatmak için değildi kürsüde Erdoğan, itham etmek için çıkmıştı.
Yineledi dün, önceki gün söylediklerini; “Dünya beşten büyüktür!”
Ve geldi Suriye’ye!
Türkiye’nin mültecilere 40 milyar dolar harcadığını anımsattı, bunların geri dönmeleri için alınması gereken önlemleri dikte etti…
Artık bu Elif gibi dik duruşun karşısında düşünme vakti ABD ve AB de....
Ak Parti’nin bunca yıldır tek başına iktidar olmasına türlü türlü kulp takanlar oldu. Kimi varoşlara bağladı işi, kimi teşkilatın çalışmasına, kimi de Erdoğan’ın bitmez tükenmez enerji ve karizmasına...
Kimse nedense dönüp bakmadı; Türkiye’nin yıllardır ABD-AB tarafından itilip kakılmasına, Ankara’nın sürekli baş eğmesine…
Ne vakit ki Ak Parti çıktı, Erdoğan çıktı diğer liderlerin “gık” bile diyemedikleri yerde racon kesti, işte o vakit Milli Mücadele’ye başladı…
Tayfun KARAKUŞ Bir Memleket sever