Yıllarca eğitimcilerin,soyologların,kitap kurtlarının sorduğu soru bu ''NEDEN MİLLET OLARAK OKUMUYORUZ''
Evet,millet olarak okumuyoruz.Beğenmediğimiz toplumlara bile baktığımızda,yapılan araştırmalarda ve gittiğimiz farklı ülkelerde gördüklerimizi harmanlarsak , okumuyoruz.
Haber sitesinde yer alan bir haberin içeriğini okumadan,yorum yapmayı seven hatta bunu alışkanlık haline getiren bir millet olduk.Sigaraya günde kaç lira harcarken,sigaraya eş değer ya da ondan azıcık pahalı olan ya da ucuzu olan kitabı satın almak kahır oldu bizim için.
Konunun başında da değindiğim gibi gittiğimiz farklı ülkelerin bile gerisinde kaldık,hatta beğenmediklerimizin bile demiştim ya,bir örnek ile bunu ifade etmek istiyorum.Bundan yaklaşık dört yıl evvel Rusya'nın başkenti Moskova'ya gitmiştim.Moskova'nın metrosu meşhurdur,tarih kokar buram buram.Metroya bindiğimde hemen hemen herkesin elinde kitap,okuyorlar.Oturanı da okuyor,ayakta duran da .Kendime baktım,onlara baktım.Herhalde benim Türk olduğumu hem simayen,hem de okumayışımdan anlamışlardır.Gülmüştüm kendime,aslında acınacak halimize.
Okumuyoruz.Okumayınca üretemiyoruz,yeni şeyler sunamıyoruz.Bilimsel çerçevede yapılan akademik araştırmalara bile bakın,hatta alın elinize bir kpss alan kitabını kaynakçadan geçemezsiniz.Çünkü;üretmiyoruz,hazırı seviyoruz.
.Gelelim en başa,okumuyoruz,okumuyoruz,okumuyoruz.
Peki,okuma alışkanlığı nasıl kazandırılabilir?
Öncelikle hazırcılığı bırakmamız gerek.Bir romanı okurken,zaten filmi çıkar,filmini izleriz dersek olmaz.Film ile kitap örtüşmez.Kitabın zevkini, film vermez.Çünkü;kitapları okuduğunuz zaman siz kafanızda bir obje yaratırsınız. Okurken, kendiliğinden zihninizde canlanır , okudukça şekillendirirsiniz. Adeta beyninizde filme dönüştürürsünüz onları. O şekilde hareket verir, orda konuşturursunuz karakterleri. Fakat filmde size bambaşka karakterler, bambaşka yüzler sunarlar. Siz de onları kabullenmek zorunda kalırsınız.
Kitap okumaya küçükken alıştırmak gerek.Ben hatırlıyorum,Ayşegül serisi vardı.Gazete onu verirdi,ben de o gün gelsin de o kitabı alayım diye beklerdim.Ağaç yaş iken eğilir.Küçükken aşılayacaklarınız zamanla alışkanlık haline dönüşür.Peki ebeveyne ne tavsiye edebilirim.Kızınız ya da oğlunuz hangi tarzdan hoşlanıyorsa resimli ve kısa olmak şartıyla kitaplar alabilirsiniz.Onlara doğum günlerinde kitaplar hediye edebilirsiniz.Zamanla çocuk kitapla bütünleşecek ve karşılaştığı her yeni kelimede anlam yüklemeye çalışacak ve mutlaka okuyan ile okumayan arasındaki farkı en net şekilde ortaya koyacaktır.
Bir sorun da şu;uzun yazıları okumaktan çekinmemek gerekir. Öyle bir alışkanlık haline geldik ki, bir yazıyı okumaya başlamadan ilk önce yazının uzunluğuna bakıyoruz. Eğer uzun ise ‘Amaaan boşver kim okuyacak şimdi bunu, özeti yok mu bunun’ diyoruz. Çağa ayak uyduralım derken, çağın gerisinde kalıyoruz aslında.
Bir gün radyoda spikerin şu sözü hoşuma gitmişti.Sabah programında okumanın kattıklarından söz ett.Gazete haberlerini aktarırken,bir gazete de siz alın,ve başından sonuna reklam,künye,ilan vs.ne varsa okuyun.Bunu deneyin.Ben de bunu denemiş ve sadece resimli haberlerden ibaret olmadığını anlamıştım gazetenin ve gazeteye yeni anlamlar yüklemiştim.
Okumak cahilliği kırmanın anahtarıdır.Okumak o kadar önemli ki iAlemlerin Rabbii dahi bunu ayet vasıtasıyla ifade etmiş.işte en bariz örnek:Alak suresinin,"Yaratan Rabbinin adıyla oku" .
Selam ve dua ile,esen kalın.