En büyük benim, en iyi gazeteci benim, var mı itirazı olan desem, bir kaç gazeteçi yüzüme “sen ne saçmalıyorsun ben senden daha büyüğüm diye söylenir. Geriye kalanı da içinden hadi ordan Arif’i ben yönetiyorum, Mehmet’i ben kovalıyorum, Recep’i ben uçuruyorum der. Kimi gaztecide entertipi bilmeyenler gazeteci oldu der savurur da savurur. Kendi gazetesinde boy boy yanına iliştikleri protokol ile kendi resimlerini basarlar. Genelde gazeteciler aynaya bakmadan birbirleri ile uğraşır durur fırsat buldukça başkalarını tatlı sert tehtit ederler.
Yukarıda anlattıklarım kimine hikaye gelir kimi içinse yaşanmış tecrübedir. Karaman’da gazetecilerin çoğunluğu bu meslekten yeterince para kazanamazlar geriye hesaba alınmak, sözü dinlenmek, dikkat çekmek gibi payeler kalır. Meslekten sağladıkları tatmin budur. Bu duygusal fayda kimi zaman tatlı sert tehtitler ile kimi zamanda itibarlı yazılar ile sağlanır. Mümkünse bu duygusal fayda nakite çevrilmeye çalışılır. Bu durum tamamen gazetecinin insafına ve karşısında ki muhatabının duruşuna göre şekillenir.
Gazeteciliğin alkolmetreside yokdur. Orasına burasına tutup bir çubuğa üfletip kaç promil gazeteci olduğunuda ölçemezsiniz. İyi gazeteciyi ile kötü gazeteciyi ayırın hassas bir çizgidir. Bıçak sırtıdır. Yıllarca bu mesleği yaparsınız bir küçük hata bütün birikiminiz ile sağladığınız itibarı alıp götür. Kimi gazeteciler tanırım onuru için hiç el öpmemişlerdir. Kimi gazeteciler tanırım yalamadık yer bırakmamışlardır. Kimiside aba altından sopa gösterir durur. Köşe yazılarında iş adamlarını, daire müdürlerini, siyasileri, seçilmişleri tehtid eder dururlar. Muhatapları birden panikler ve abi sensin demeye başlarlar. Abi sensin demeyen müdürler, abi sensin diyenler tarafından zora sokulur, sürülür. Halbuki baslılan gazete üçü beşi geçmez. Körler sağırlar birbirini ağırlar durur. Kamuoyunun bütün bunlardan haberi olmaz çünkü gazete onlara ulaşmaz. Onlarada haber ayaklı gazeteler tarafından ulaştırılır. Ayaklı gazeteler biri üç yapar. İyi haberin gitmediği yerde kötü haber itibar görür; itibar edilen kaynak ayaklı gazete olur. Bi de bakmışsın yalana, iftiraya sende inanmışsın. Acaba mı diye sormaya başlamışsın. İşte buna kısır döngü denir. Dönerde döner.
Halbuki gazeteciler, siyasiler, seçilmişler, atanmışlar dönüpte aynaya baksa kendini görür. Ayna hangi spor kulübünde hangi parayı aklamışsın, kaç dalda sekmiş, en son nereye konmuşsun, kimlerin ayagını kaydırmışsın, kimler seni okşamış, kimler kenmiklerini kırıp hastane kapısına bırakmış söyler. Nerde ne hata yapmışsın ayna sana söyler, sen aynadan daha iyisini bilirsin. Hata yapmayan insan yoktur. Yalan dünya imtahan dünyasıdır. Kimi kazanır kimi kaybeder. Kimi pişman olur kimi kafasını taşa vurmakta ısrar eder.
Sevgili okurlar meslek bıçak sırtıdır. İstersen hatayı görmez kardeşinin ayıbını örtersin, istersen görür sonra kulanmak üzere kenara koyarsın. Bu karar gazeteciyi iyi yada kötü yapan ince çizgidir. Tabiki gördükleri haksızlık karşısında susupta kamuyu zarara uğratan, uğratana ortak olan dilsiz şeytandır.
Birisi çıkıpta en büyük gazeteci benim dedi mi; Zorluklar içinde yıllardır gazete çıkaranları takdir ederim, saygı duyarım. İçlerinde yıllarca bu işi adam gibi yapanlar vardır. Hepsi benden büyüktür. Biz henüz yolun başındayız. Zor ve sonu görünmeyen bir yoldayız. Biliyorum zaman zaman koşacağız, kimi zaman da emekleyeceğiz. Ama asla aba altından sopa göstermeyeceğiz. Asla mesleği çıkar ve menfaatlerimiz için kullanmayacağız. Mesleği ve görevini çıkar ve menfaatleri için kullananları “meydana çıkaracağız”. Dilsiz şeytan olmayacağız.
Nerede durduğunuz önemlidir. Eğer ilk gün durduğumuz yerde duruyor isek bu bazen adamlığımızdan bazende vefadan dolayıdır. Vefa dostlar arasında yapılan bir çok hatayı görmezden gelmek için en önemli gerekçedir.
Kısır döngü gazetecilerinkinden ibaret degildir. Kimi zaman kamuda döner, kimi zaman siyasette döner. Karaman bu kısır döngülerin, bir kısmını aşmak üzere; Karaman artık bir modern bir kent oluyor. Artan yaya ve yol konforu arasında bir kültür ilişkisi arayanalar. Lüks yollarda hız yapan tofaş sürücülerine baksınlar; trafikte saygı kültürü, gelişme ve kültür arasındaki en güzel örnek. Belediyenin yatırımlarının yanı sıra Milli Eğitimde fizik olarak çıta yükseliyor, milletvekillerimiz fiziki çıta ile eğitim kalite çıtasını nasıl bir çizgiye getiririzin hesaplarını yapıyorlar. Her yerde çalışmalar var şehir kabuğunu kırıyor. İşte anlatılacak ve yazılacak değerler bunlardır. Bu çalışmalar takdir gerektirir. Marifet iltifata tabidir. Başaranlardan Allah razı olsun.
Bazı gözler güzel görür. Biz güzeli anlatmaya talibiz. Gözü güzeli görmeyip illede aba altında sopa görmek isteyenler başa dönüp bu yazıyı bir daha okusunlar. Tercihim pazarlama iletişimi ve tanıtım ile ilgili yazmaktır. Tabiki gündemden uzak kalmayıda istemem.
Bizler pozitif değerleri paylaşacağız. Kısaca değer üreteceğiz, üretenin yanında olacağız.