Öncelikli olarak; gerek sosyal medyada gerekse dijital yayın ortamlarında yazı yazmak, eleştirmek yada güzel yapılan işleri duyurmak her bireyin özgür idaresidir. Özellikle kamuoyunun doğru bilgi alması yönünde üstlendiğiniz bir misyon varsa, yazmak eleştirmek, katkı veren yorum yapmak görevinizdir. Toplumun her ferdi kendi fikrini düşüncesini ve eleştirisini yapma hakkı vardır. Sen filansın sen şunu temsil ediyorsun diyerek insanları şikayet etmek acizlerin işidir. Aciz kişi kendini ifade edemediği gibi kendisinin başka biri tarafından nasıl göründüğünü ve hatalarını duymak istemez. Onun için sürekli şikayet mekanizmasını çalıştırır. İşçiyi şikayet eder, aşçıyı şikayet eder, bulunduğu yere onu getirenleri şikayet eder. Eder de eder.. Yapacağı başka bir şey olmadığı için acizliğini örtmek adına şikayet eder. Hasılı kelam; biz aciz değiliz, fikrimizi düşüncemizi eleştirimizi söyleyeceğiz, ifade edeceğiz.
Günümüzde siyasetin en büyük sıkıntısı Siyasi İşgallerdir. Memleketin ana muhalefetinin başında tam manasıyla siyasi bir işgal olduğu yıllardır dile getiriliyor. Bir kaset kumpası ile ana muhalefet lideri istifa ettirilip yerine daha çok hdp’ye yakın olan ve sürekli gafları ile meşhur olan kemal Bey monte edilmiştir. Şöyle bir bakıldığı zaman seçimlerde defaten Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti’ye karşı hiç varlık gösterememiş, sürekli seçim kaybetmesine rağmen ana muhalefetin başında durmakta ve yönetir gibi görünerek durumu idare etmektedir. Gelinen süreçte sol cenahın tabanında ciddi manada tepki sesleri yükselmeye başladı. Fakat bir türlü ana muhalefet için müspet bir değişim olmadı. Siyasi işgal sürüyor. Ve bu hal en çok AK Parti’ye ve Recep Tayyip Erdoğan’a yarıyor. Dışardan bakan sanki kemal beyin AK Parti için çalıştığını düşünebilir. Ben bir AK Partili olarak bu durumdan hiç rahatsız değilim ve bu şekilde bir ana muhalefetin olması beni memnun ediyor. Bir taraftan Doğu Akdeniz bir taraftan Suriye ve kuzey ırakta bulunan terör sorunları, Azerbaycan’ı işgal eden ermeniler derken bütün dünya Cumhurbaşkanımızı sürekli yıpratmaya çalışıyor. Bunlarla uğraşırken bir de iyi bir ana muhalefetin olması iç siyasette yorucu olurdu. İyi ki varsınız bay kemal…
Karaman’da yerel siyaset kongre süreçleri nedeniyle oldukça hareketli geçiyor. Fakat siyasi işgaller yerelde daha sert ve telafisi mümkün olmayan yaralar açıyor. Daha dün atanırken “ben zaten yoğunum, zorla görevi kabul ettim. Yarın istenirse bırakırım..” şeklinde konuşan isimler maalesef koltuğa yapıştı. Tabanın ve teşkilatın sesine kulaklarını tıkayıp vermiycem bırakmıycam, nidaları atıyor. Seçilmiş isimleri neredeyse tümüyle karşına alan bir yerel siyasetçinin nasıl birlik ve bütünlük sağlayarak seçime gireceği en büyük soru işareti. Düşünün bir köyde muhtarsınız; sizi köylü istemiyor, yerel yönetim istemiyor, kaymakamlık valilik istemiyor en önemlisi seçilen ihtiyar heyeti ve azalarınız istemiyor. Ama ısrarla muhtar olacam mührü vermem diyorsunuz. İsminin başında sadece muhtar sıfatı kalması nasıl bir tatmin duygusudur anlamak mümkün değil? Özellikle Ankara’da abim var mersinden biraderim gelir beni kollar mantığıyla sadece muhtarlığı yıpratırsın. Bir dahaki seçimde azaların bile olmaz. Köyümüzü seviyoruz, köyün muhtarına kızıp köyü terk edecek halimiz yok tabi ki. Sonuna kadar köyümüzde kalarak yanlışa yanlış demeye devam edeceğiz. Bizim koltuk makam mevki sevdamız hiç olmadı. Bugüne kadar kim bize bir görev verdi ise geldiğimiz makamı yükselttik. Koltuk yada makam bizi yükseltmedi.
Karaman’da kangren olan siyasi ve bürokratik işgallere bir çok örnek verile bilinir. Fakat isim isim zikretmek istemiyorum, malum kişiler kendilerini çok iyi biliyor. İşgal ettikleri kurumlar yıpranıyor. Taban ve Milletin, inancı-güveni dibe doğru düşüyor. İşgalciler inadı bırakarak işin ehli olan isimlere bayrağı teslim etmeli. Bir takım masa başı oyunlarla, şikayetlerle ulaşılabilecek müspet bir sonuç yok. İlk başta da dediğim gibi olan kurumlara oluyor. Zaten dibe çektiniz bunun telafisi için büyük emek gerekiyor. Bari vakit kaybettirmeyin koltukları da alın ve gidin. Koltukta oturmayı seven gelmesin bir daha..
****
Geçtiğimiz Pazartesi günü Hemşerimiz ve Eski Bakan Lütfi Elvan KMÜ’de Fahri Doktora Töreni için Karaman’a geldi. Sayın Bakanımızın gelmesi bize eski günleri hatırlattı. Ulaştırma Bakanı olduğu zaman Karaman girişinde konvoy ile karşıladığımız günleri yad ettik. Vekilimiz Selman Oğuzhan Eser ile birlikte AK Parti İl Genel Meclisi Başkanı Adem Kapar ve İl Genel Meclisi üyelerimizin katılımı ile 20 araçlık bir konvoy yaptık. Sayın Bakan Sağ olsun Karaman’ı çok seviyor. Şehrin girişinde durarak hepimizle tek tek selamlaştı halimizi hatırımızı sordu. Daha sonra Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitimize geçerek törene katıldık. Rektörümüz Sayın Mehmet Akgül’e gerçekten çok teşekkür ediyorum. Kısa sürede KMÜ ciddi manada yol kat etti. Lütfi Bey’de konuşmasında buna değinerek Rektör Hocamıza özellikle teşekkür ederek detayları ile KMÜ’nin Rektör Hoca ile birlikte geldiği mesafeyi anlattı. Pandemi döneminde neredeyse bitme aşamasına gelen Diş Hekimliği Fakültesini ziyaret ettik. Pandemi dönemini bahane ederek yapılamayan işleri anlatanlara Rektör Hocamızın üniversite içerisindeki bu çalışmalarını göstermek lazım. Tıp Fakültesi ile ilgili Rektörümüzün çalışmaları oldukça önemli. Tabi ki Lütfi Bey ve Milletvekillerimizin çabası desteği ile KMÜ ciddi manada Karamanlıların Tıp Fakültesi ihtiyacını görecek. Konya’ya bağımlılığımız bitecek.
Emeği geçenden, memlekete çivi çakandan Allah razı olsun.
Selam ve Dua ile..