Bilindiği üzere Covid-19 salgın hastalık tedbirleri kapsamında uzun bir süre yüz yüze eğitim faaliyetleri aksamış ve bunun yerine uzaktan eğitime geçilmiştir. Ancak uzaktan eğitimden veli ve öğrencilerin yüz yüze eğitim kadar verim alamadıkları şikâyetleri de sürekli bu süreçte dile getirilmiştir. Bu süreç hem özel eğitim kurumlarının alacaklarını tahsil etmekte zorlanmasına hem de alamadıkları hizmetin parasını neden verdiklerini düşünen vatandaşlarımızın bir cevap aramasına yol açmıştır.
Tüm bu sorunlar iki taraflı bir anlaşmazlığa yol açmış ve özel eğitim kurumlarını da alacaklarını tahsil etmek için cebri icra yoluna başvurmaya sevk etmiştir. Bu halde hizmetini alamayan vatandaşlarımız, ücretini ise ödemek zorunda kalmışlardır. Geçtiğimiz günlerde bu durum Kayseri ilinde tüketici hakem heyetine yapılan başvuru ile beraber kamuoyuna yansıdı. Heyetin kararına göre sözleşmede asıl olanın yüz yüze eğitim olduğu bu şartın uzaktan eğitim ile karşılanamayacağı, bu sebeple özel eğitim kurumu vermediği hizmetin ücretini de alamayacağından tüketiciye iade etmesi gerektiği belirtilmiştir. Karar üzerine bir umut yasal yollara başvurmaya hazırlanan vatandaşlarımızın özellikle dikkat etmeleri gereken birkaç husus bulunmaktadır:
Uygulamada en çok karşılaşılan durum, hizmet alan veli ve öğrencilerin imzaladıkları sözleşmelerin yanında tanzim edilen senetlerdir. Ticaret Kanunumuzda bono olarak tarif edilen bu senetler adi bir borç içeren belge hükmünün daha ötesinde kayıtsız ve şartsız borç içeren belgeler olarak tanımlanabilir. Sözleşmeden bağımsız bir şekilde tanzim edilen bu senetlerin, sözleşme içerisinde ayrıca ve açıkça yer almaması veya senet üzerinde teminat senedi olarak verildiğine ilişkin bir ibare yer almaması halinde hukuken bu senetler sözleşmeden ve alınılan hizmetten bağımsız bir şekilde icra takibine konu olabileceklerdir. Bu sebeple sözleşme yapılırken vatandaşlarımızın bu duruma özellikle dikkat etmeleri gerekmektedir. Bu durumda senedin üstünde açıkça “teminat karşılığıdır” ibaresinin veya senetteki tanzim tarihi, lehtar, borçlu, kefil, senet bedeli, ödeme tarihi ve varsa senet nosunun açıkça sözleşmede yazdırılmalıdır. Aksi takdirde veli ve öğrenciler yerine konulamayacak hak kayıplarına uğrayabilirler.
Senet ve sözleşme hususunun eksiksiz bir şekilde tamamlanmasının yanı sıra, sözleşmeden doğan borcunu yerine getiren ancak buna karşılık hizmet alamayan veli ve öğrenciler artık tüketici hakem heyetine bedelin iadesi istemi ile başvurabileceklerdir. Her ne kadar emsal bir tüketici hakem heyeti kararı çıkmış olsa da bu konuda kesinleşmiş bir yargı kararı bulunmamaktadır. Bu sebeple mahkeme ve hakemlerin sözleşmedeki imkânsızlık halinden mi yoksa sözleşmenin asıl unsuru olan yüz yüze eğitim hizmetinin verilmemesi sebebi ile mi karar verecekleri netlik kazanmış değildir. Özel eğitim kurumları bu süreçte yüz yüze eğitim veremeseler dahi yüz yüze eğitimin getirdiği gider kalemlerinden de kurtuldukları düşünüldüğünde ve asıl olanın yüz yüze eğitim hizmeti olduğu kabul edilirse tüketicinin ödemiş olduğu bedellerin iadesi yolu açılacaktır. Bu sebeple, aynı şartlar dâhilinde tüketici hakem heyetlerine başvurularda veli ve öğrencilerimiz için bir hak kaybından söz edilemeyecektir.